Featured Posts

Colorbox Blogger TutorialColorbox Blogger Tutorial earn how to use the platform before colorbox told blogger application. Application of the most familiar application of Colorbox lightbox is a clone. Colorbox application and speed, and usability, but also work seamlessly in all browsers because of my profile, my priority....

Readmore

Marro.ws is web-clipping tool We are visiting internet and saving some things everyday. If you are reading an article on internet and like just two sentences of this article, what will you do? Do you use Delicious to save the link of article? Or will you save the link to your bookmarks?...

Readmore

Home Refinance LoanHome Refinance Loan Our homes are our biggest assets. A fruit borne out of many years of hard work, earnings and dreams! But, are you still paying the same higher interest rates on the home loan you have availed few years...

Readmore

An image in a post Lorem ipsum dolor sit amet, consectetuer adipiscing elit. Quisque sed felis. Aliquam sit amet felis. Mauris semper, velit semper laoreet dictum, quam diam dictum urna, nec placerat elit nisl in quam. Etiam...

Readmore

Selülitleri Önlemek http://guzellikiksirleri.blogspot.com/2009/07/selulitleri-onlemek.html.

Readmore

Rss

Selülitleri Önlemek

0

Gönderen Admin | Etiketler: cilt bakımı, Selülit için çareler nelerdir, Selülit önleyici besinler, Selüliti nasıl engellerim, Selüliti nasıl önlerim | Posted on 2 Temmuz 2009 Perşembe

Selülit önleyici besinler

Diyet yapmak selülit için harika bir çaredir. Fakat ne yediğimiz de problemin en önemli nedenlerinden biri olabilir. Pek çok besin vücudunuz için yarar sağlarken bazı besinler vücutta su tutmaya, cilt hasarına, kötü dolaşıma ve yavaş lenf akışına neden olabilir.



Diyet yaparken, özellikle bu besinlerden uzak durmaya çalışmalısnız: alkol, buğday, kafein, şeker, hayvansal yağlar, kızartmalar, margarinler, tuzlu gıdalar.
Buna karşılık selülite karşı aşağıda yer alan besinleri arttırmalısınız
* Kuru baklagiller: Lif deposudur. Ayrıca bitkisel protein, kalsiyum ve potasyum bakımından zengindir.
* Kuruyemiş: Fındık protein bakımından zengindir. İçeriğindeki E vitamini cilt bakımı için gereklidir. Bitkisel yağ içerdiğinden vücut yağını yakmada yardımcıdır.
* Kepekli ve Yulaflı Gevrekler: Kahvaltıda tercih edilebilir en yararlı ürünlerden biridir. Lif bakımından zengin olan gevrekler gün içinde enerji dengesini sağlarken yağ yıkımına da yardımcıdır.
* Muz: Kılcal damarları ve kan dolaşımını düzenlemek için seçilebilecek ideal bir besindir. Potasyum ve B6 vitamini bakımından zengindir ve ödeme karşı savaşır. Magnezyumdan da zengin olan muz, kilo kontrolü için seçilebilecek bir meyve çeşididir.

Cilt Bakımı İçin Meyve Maskeleri

0

Gönderen Admin | Etiketler: cilt bakımı | Posted on 1 Temmuz 2009 Çarşamba

ÇİLEK: Bu meyvenin canlandırıcı ve peeling etkisi vardır, kuru ciltlere önerilir. Ancak gerici etkisi nedeniyle on dakikadan fazla ciltte tutulmamalıdır. Dört iri çileği ezerek bir çorba kaşığı nemlendirici kremle karıştırın. Bütün yüze ince bir tabaka halinde sürün, elmacık kemikleri üzerine daha kalın bir tabaka halinde maskeleyin ve 5 dakika bekletin. Ayda iki kez uygulama yeterlidir.

MUZ: Zengin içerikli, besleyici bir meyve olan muz solgun, yıpranmış, hassas ve kuru ciltler için ideal bir maske malzemesidir. Lekesiz olgun bir muzun yarısını ezerek, iki çorba kaşığı nemlendirici kremle karıştırın.(Günlük kullandığınız krem) Yüzünüze sürün ve 15 dakika bekletin. Haftada bir kez uygulayın.

ELMA: Özellikle karma ciltlere öneriliyor, zira yüzün yağlı olmayan bölgelerini kurutmaz. Bir kahve kaşığı Golden elmanın içini iyice ezerek iki kahve kaşığı nemlendirici kremle (günlük kullandığınız krem) karıştırın ve 20 dakika yüzünüzde bırakın. Haftada iki kez uygulayın.

PORTAKAL: Meyve asiti açısından etkili olan portakal, problemli ve yağlıya yakın normal ciltler için öneriliyor. Portakalı sıkıp suyunu damla damla iki kahve kaşığı nemlendirici kremin içine katın. Maskeyi yüzünüze sürüp, 10 dakika bekletin. Haftada iki kez uygulayın.

LİMON: Yağlıya yakın, normal ve problemli ciltler içindir. Portakal maskesi gibi hazırlanır. Ancak yüzünüzde 5 dakika bekletin ve problemler düzelinceye kadar haftada iki kez uygulayın.

ÜZÜM: Karma cilt sorunları yüzün belli bölgelerinde (burun kenarları, çene, alın vs) sınırlandığından özellikle karma ciltlere öneriliyor.
Ancak yorgun ciltlerde de iyi sonuç veriyor. Portakal maskesi gibi hazırlayıp yüzünüzde 10 dakika bekletin. Haftada bir kez uygulayın.

cilt bakımı için maskeler


KAYNAK -- TURKFORUM

Cilt canlandırıcı maske

0

Gönderen Admin | Etiketler: cilt maskeleri, cilt-bakimi, cilt-maskeleri, cilt-maskesi, guzellik maskeleri, nukhet-duru | Posted on 17 Haziran 2009 Çarşamba

Cilt canlandırıcı maske tarifi:

Ünlü şarkıcı Nükhet Duru'nun güzellik sırlarından biri olan cilt canlandırıcı maskeyi siz de deneyip güzelliğinize güzellik katın...

Malzemeler:

2 adet domates
1 yumurta sarısı
1 kaşık badem yağı
yarım fincan süt
yarım fincan şeftali suyu

Uygulama: iki adet domatesi fırında pişirdikten sonra kabuklarını soyup, yumurta sarısını, bir kaşık badem yağını, yarım fincan süt ve şeftali suyunu ilave edin. İyice karıştırdıktan sonra bir kaseye boşaltın.

5 dakika kısık ateşte pişirdikten sonra sonra ocaktan indirin. Soğuduktan sonra süzme balı karıştırın. Yüzünüze maske olarak uygulayın.



Kozmik Bilim Nedir?

0

Gönderen Admin | Etiketler: Ahmet Maranki, Kozmik Bilim | Posted on


Kozmik bilim akıl sahiplerine yeni aklını kullananlara ve düşünenlere hitap ediyor. "Kozmik Bilinç" kainat kitabını ilim ve fen noktasında okumaktır.


cazibe kuvvetiyle bağlayan ve onları yüzyıllardır belli bir plan, nizam, intizam içinde döndüreni, "İdare Edeni" hatırlatmak ve O'nu dikkate veren bir "Bilinç" ortaya koymaktır.

Asrımızın, hem insanımız hem dünyamız için çözülemeyecek hiç bir problemi yoktur.

Kozmik Bilinç

"Kozmik bilinç" ve "felsefik görüş"ün birbirinden farkı: "Felsefeciler" kâinata bakarken hedefleri; güneşi ve ona bağlı cazibe kuvvetiyle dönen gezegenleri en ince detayına kadar incelemek, araştırmak ve yazmaktır. "Kozmik bilim" ise "kozmik bilinç" gözüyle bu gezegenleri güneşe cazibe kuvvetiyle bağlayanı ve onları yüzyıllardır belli bir plan, nizam ve intizam içinde döndüreni, "İdare Edeni" hatırlatmak, O'nu dikkate ve nazarlara veren bir "bilinç" ortaya koymaktır. O’da tektir, Vahit’tir. Herşey O’nun gücü sınırları içindedir.

Bugün birtakım aletler ve teknik uygulamalarla, Yaratıcı'nın ilmî sıfatlarının merhalelerini görme imkanı mevcuttur.

İlim adamları, kozmosun sırlarından çoğuna ulaştıklarında gördüler ki, İlahi kitaplar kozmik evrenle uyum halinde ve içinde yazılanlar ölçülerek, deneyler yapılarak ispatlanabilmektedir.

Bilim adamları dünyadaki ilahi kitaplarda bildirilen emir ve yasakları makine ile ölçmüşler ve bir seviyeye gelmişler.

Bütün burada anlatılanlar uzun araştırmalar sonucunda, 30-40 bin kişinin çalıştığı, 1960'lı yıllarda kurulan kozmik araştırma merkezlerinde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır.

Cihan hakimiyetine sahip olabilmek için dünya devletlerinin gizli teşkilatlarındaki -CIA, FBI, Mossad, MI6, FSB, NSA, KGB vb.- araştırmaya yönelik örgütler ve Bilimler Akademilerine bağlı olarak çalışan dünyanın pek çok yerindeki ve özellikle Kafkasya'daki, şahsımın da bizatihi bulunduğu Kozmik ve Stratejik Araştırma Merkezleri ve "think tank" düşünce kulüpleri-beyin fırtınaları kuruluşları mevcuttur.

Azerbaycan'daki Petrol Üniversitesi’nde bile 21 adet araştırma enstitüsü bulunmaktadır.

Bizim de içinde bulunduğumuz kozmik araştırma merkezinin 11 tane bölümü vardır. Örnek olarak, nöron bölümünde nöronun 3 ayrı bilim dalı vardır. Bunlardan sadece biri olan davranış bilimleri dalında onlarca bilim adamı çalışır.

Ne yazık ki bu ilimler Türkiye'de planlı ve amaçlı olarak anlatılmamış, bu gibi bilimlerden ve araştırmalardan her ne sebepse insanlar ve üniversitelerimiz uzak tutulmuşlardır.

İnsanın yaradılış amacına uygun ulvî ve manevî bir hayat yaşamasını sağlamak ve insanları malayani, boş şeylerden kurtarıp ciddi olanı gözle görülemeyeni mana gözüyle görebilmesini sağlamak gerekmektedir.

Bizim bu "ilmî gelişme ve keşifleri" dünya insanlığıyla paylaşmamız, proje sahibi yetkili hocamızın dünya insanlığının bu bilime ve bilgiye ihtiyacının vaktinin geldiğini bizce de karanlıkların ardından güneşin doğmasının zorunluluğunun hissedilmesini bildirmesi ile olmuştur.

16 adet teknoloji patenti, halen proje başkanı hocamızın elindedir. Bunlar "know-how" teknolojisi olup bu karanlık asrımızın yüzünü maddî ve manevî aydınlılığa çıkarabilecek ve belki de kıyamete kadar insanlık; reçeteleri elimizde olan bu "know-how" teknolojisi ile gerçek insanlığına kavuşacaktır.

Bu konuda yazılan ilk eserimiz YAİAM ENERJİSİ'nde yazılanlar bu know-how teknolojilerden sadece bir kaçının dünya insanlığı ile paylaşılmasıdır. Zamanı geldikçe de bu paylaşım artacaktır.

Bu konuda yazılmış olan kitapların bazıları insanları çok olumsuz sonuçlara; reenkarnasyon, vahye ters ilişki, dinsizlik vs. gibi çıkmazlara götürüyor. Çünkü, menfi güçler kainat kitabının tanınmamasına çalışmakta, böylece ekolojik denge bozulması ve hastalıklar ortaya çıkmaktadır.

"Kozmik bilinç" kainat kitabını ilim ve fen noktasında okumaktır.

O'nu anlamak, O'nu anlatmak çok zor. Yaratıcı'nın bugüne kadar fazla anlatılmayan ve anlatılamayan yönlerini ilim ve fen noktasında akılları gözlerine inmiş insanlığa anlatmaya çalışıyor.

İlahi anlamda emirlere, emredildiği için inanmak gerekli ama nedenlerini ve niçinlerini ilmî açıdan bilmenin mahzuru olmasa gerek.

Bu ilmin manevî yönü de var. O'nunla, zerrelerin sahibi ile bağlantıyı koparmamak gerekir. O'na yaklaştıkça, O'nun sırları, tecelliyatları insana açılmaya başlar. Bu da bir ilimdir.

Havas ilmini incelemek ve bilmek gerekir.

Bu bilimde virüs, bakteri, cin, şeytan gibi tanımlar yerine enerji boyutları ile müspet-menfi enerji tanımları kullanılır. Kozmostaki her şeyde ikilik, yani müspet - menfi yönler vardır. İnsanların da her şey gibi bir enerji boyutu vardır. Her canlı enerji boyutunda, dalga boyunda farklı işleve sahiptir. Örneğin, yağmuru getiren ile güneş ışığını bize getiren de canlıdır ama bunların cisimleri, cinsleri, boyutları ve enerjileri farklıdır.

Kozmosu, arşı -semaların dışındadır-, âlemi kaplayan "esir maddesi" başlı başına araştırılması gereken bir ilimdir. Esir maddesi ile seyyaratın, denizlerin, uzayın ve diğer ilimlerin izah edilebilme imkanı var. Hatta, diyebiliriz ki, Amerika'yla yapılan telefon konuşması ve canlı yayınlar esir maddesi üzerinden bir canlının "sesler"in ve "ışık"ın taşıması ile yapılabildiği gibi uzayda yürüyen kozmonotlar ve gök taşları da onun taşıyıcılığındaki ve akıcılığındaki özelliği ve diğer özellikleri ile hareket edebilir.

Yıldızları, gezegenleri ve diğer bütün yaratılanları hareket ettiren, bir merkezdir. Güneş, ay, tek hücreliler, bütün görülebilenler, belli uzaklıkta gibi görünse de aslında onlar çok ama çok yakınımızdadır, hatta bize şah damarımızdan daha yakındadır.

Göz görmez, beyindeki göz merkezi de göremez, çünkü protein, fosfor ve karbonhidrat vs.’nin görme yeteneği olamaz. Demek ki gören, onun ötesinde bir şeydir. O da Yaratıcı ile bağlantılıdır. Göz ve beyin aslında bir aracıdır. İnsanlık bunun farkına vardığı zaman, insan olduğunu anlayacak, belki de işte o zaman ölçü ve boyutlar değişecek, bir anda arşta veya arzda olunabilecektir.

Aslında görünenler, beyin ve gözün ötesinde bir şey olup gören de öte bir şeydir veya ötenin O'nunla bağlantısı sonucunda görülenlerdir derken zaten mevcut olan bir şeyden bahsederiz. Çünkü her şey O'nunla bağlı olarak planlı bir programın parçasının o anki tecellisinin ortaya çıkışıdır.

Onlar ruh dünyamızda, bizimle iç içedirler. Semavat denen şeyler bizim ruh dünyamızdadır.

Madde asıl değil, belki manadır. Fakat bize hakim değildir. Belki bize mahkum edilmiş bir ruhtur, şuurdur.

Uzaklık, yakınlık izafidir. Uzaktaki yıldızlarla bile ruhsal noktada beraber olabiliriz, rüyalarımızdaki gibi…

Gerçekte, Levhi Mahfuz’da kader noktasında her şey yazılmış. Bizler yaşamış ve ölmüşüz ama bilmiyor olabilir miyiz? Kaderi iyi anlamak lazım. Verilen cüzi irade ve istidatla, emirler ve yasaklar doğrultusunda hayat çizgimiz devam eder.

Hz. İsa'nın başında müspet enerji hâleleri görüntülenmiş ve hâle olarak resmedilmiştir. Aynı hâle günümüzde bazı kişilerde de vardır ve görünebilir. Bakmak ve görmek ayrı bir sanattır. İstidat ister.

Gösterilen nimetler için "Rabbim bunların asıllarını ve menbalarını göster." diye dua ederiz. Nimetler gölge veya numune olabilir mi? Yoksa, hepsi birer enerji boyutu mu? Kainata ibret nazariyle bakmak, yani tefekkür büyük bir ibadettir. İnsana istidat kazandırır. Enerji boyutlarını müspetleştirir, güçlendirir ve derece kazandırır.

Yaratıcı güç "İlmi isteyene, malı istediğime veririm." derken acaba ne demek istiyordu? İşte bunun için bu asrın ve dünya insanlığının kurtuluşunu ilim ve fen noktasında terakkide görüyoruz.